Editorial
Abstract
Editörden,Çok değerli okurlar, yazarlar ve araştırmacılar,
Yakın Doğu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisinin 14. Cilt 2. Sayısı olan Ekim Sayısını sizlerle buluşturmanın heyecanını yaşıyoruz. Tüm yaşam pratiklerimizi bir anda değişitren ve dönüştüren COVID-19 pandemisinin yarattığı koşullara rağmen hakemlerimizin titizlikle hazırladığı raporlar, Yayın Kurulumuz ve Uluslararası Danışma Kurulumuzun bilimsel ve düşünsel katkıları ile yeniden birlikteyiz. COVID-19 salgınının yaşam koşullarımızda yarattığı “ani ve zorunlu değişim” sosyal bilimler alanında ortaya çıkan birçok çalışmaya ilham olmuş; aynı zamanda sosyal bilimlerde –özellikle siyaset bilimi alanında– en çok tartışılan kavramlardan biri olan “demokrasi” literatürüne eleştirel bir bakış açısı getirmiştir.
Ishaan Tharoor, ABD menşeli The Washington Post gazetesinde yayınlanan makalesinde “Korona virüs ilk demokrasiyi öldürdü” ifadesini kullanmıştı. COVID-19 pandemisi ile birlikte yüzden fazla ülke acil durum yasalarını onaylarak olağanüstü hâl ilan etti. Bu minvalde hem Küresel Kuzey hem de Küresel Güney’de hükümetler sivil hakların bazılarını askıya almaya yönelerek hak ve temel özgürlüklerin aşındığı bir döneme girilmiş oldu. Bunlara ek olarak, yasama organı olan parlamentolar gibi demokrasilerin ön koşulu olan kurumların zayıfladığı ve gözetim politikalarının salgınla mücadelede en kilit unsur olarak kabul gördüğü yeni bir anlayış benimsendi. Bu bağlamda, sadece Küresel Güney’de yer alan ülkeler değil, Batı Avrupa’da da inşa edilmiş kadim demokrasilerin de COVID-19 salgınıyla mücadelelerinde liberal-otokratik rejimleri aratmayacak uygulamalarına şahit olduk. Örneğin, Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın salgınla mücadelesinde hali hazırda “illiberal” olarak değerlendirilen demokrasisinde sağlık ve sosyal alanlardaki politikalarında ortaya çıkan zaaflar, dünyada hibrit demokrasi ve rejimlerin küreselleştiğine işaret etmektedir.
Söz konusu küresel gelişmeler ışığında, Nisan ayından bu yana yürüttüğümüz çalışmalarımızda özellikle YDÜ Sosbilder’in içeriğini, okuyucu kitlesini ve erişimini dünyayla bütünleştirme çabalarımızı artırmaya ve genişletmeye çalıştık. Aynı zamanda, okuyucu kitlesini ve katkıda bulunanların kapsamını zenginleştirerek YDÜ Sosbilder’in bilimsel kalitesini, etik, ilkesel bütünlüğünü korumak ve geliştirmek için de çaba sarf ettik.
YDÜ Sosbilder olarak, zaman zaman göz ardı edilen soruları soran sosyal bilimcileri ve geleneksel anlamda “ana akım” olarak tabir edilen yaklaşımların ötesine geçmeyi amaçlayan bakış açılarını, epistemolojileri ve yöntemleri benimseyen akademisyen ve yazarları buluşturmaya gayret edeceğiz. Bu noktadan hareketle, elinizdeki sayıyı; uluslararası sistemde son yıllarda kuramsal ve amprik çalışmalarda sıklıkla tartışılan Popülizm ve yükselişe geçen milliyetçilik ve aşırı sağ gibi hususları irdeleyen Şebnem Açelya Baştan’ın kaleme aldığı Popülizm ve Toplumsal Cinsiyet Karşıtı Hareketler: Orban Hükümeti Özelinde Macaristan Örneği başlıklı araştırma makalesiyle açtık. Baştan, makalesinde özellikle Macaristan’daki Orban hükümeti özelinde cinsiyet karşıtı hareketleri mercek altına alarak söz konusu hareketlerin populizmle olan organik bağına dikkat çekmiştir. Bu çalışmayı, 2010 yılında ilk olarak Tunus’ta başlayan ve ardından neredeyse tüm Arap ülkelerine sirayet eden protesto hareketlerinin Suriye’ye yansıması ile ortaya çıkan çatışmalardan dolayı ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyelileri konu alan Arap Baharı Sonrası Türkiye’nin Suriyelilere Yönelik Göç Politikaları: Avrupa Birliği’nin Bakış Açısı başlıklı makale takip etmiştir. Bu kapsamda makalenin yazarları Hakan Özdemir ve Uğuray Uğurludoğan, Türkiye’nin Suriyelilere yönelik göç politikalarını değerlendirerek Avrupa Birliğinin söz konusu politikalara yönelik olarak tutumuna vurgu yapmıştır. Özgecan Kalkan’ın kalem aldığı Birlikte-Yaratma Deneyiminin Yönetiminde Temel Başarı Unsurları başlıklı araştırma makalesi; özellikle birlikte değer yaratmaya odaklanan ve birlikte yaratma paradigmasını bir katılım platformu olarak tasvir eden bilim adamlarının kuramsal bakış açısına işaret etmektedir. Yetişkin Bireylerde Sosyal Medya Kullanımının Benlik Sayısı ile İlişkisi: Narsizmin Aracı Rolü başlıklı araştırma makalesiyle Sude Zeynep Demir de sosyal medya kullanımı ve benlik saygısı arasındaki ilişkide narsisizmin aracı bir rolünün olup olmadığını belirlemek amacıyla basit doğrusal regresyon analizleri uygulanmış ve narsisizmin herhangi bir aracı rolü olmadığını ortaya koymuştur. 1990’ların başında Soğuk Savaşın bitmesiyle birlikte ortaya çıkan yeni güvenlik tehditlerinin irdelendiği Soğuk Savaş Sonrası Küreselleşen Dünyada Değişen Güvenlik Tehditleri: AB-NATO İlişkilerinin Yeniden Tanımlanması başlıklı çalışmada Müge Palancı ise, küreselleşen ve tehdit/ güvenlik algılarının dönüştüğü bu dönemde Avrupa Birliği’nin NATO’dan bağımsız bir güvenlik yaklaşımı geliştirmesinin pek de mümkün olmayacağını ortaya koymuştur.
Yakın Doğu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi ekibi olarak Ekim Sayımızı sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyar, sosyal bilimlerin öneminin giderek arttığı bu zor yaşam koşullarında üretmenin, araştırmanın ve bilimin verdiği güç ve saikle bir sonraki sayımızda buluşmayı ümit ederiz.
En derin sevgi ve saygılarımızla.
Prof. Dr. Nur Köprülü & Dr. Zehra Azizbeyli